9 Mayıs 2013 Perşembe

Sorma...

yaşama azmiMerhabalar,
Blog furyası aldı gitti başını,
Bende yazmak istedim en azından bir deneyim olsun, ne kadar sürer bilmiyorum, devamı gelir mi bilmiyorum, ihtiyaç hissettim belki de yazıp içimi dökmek....
Bir hayatı yaşamak gibi sonunu görmeden ne olacağını bilmeden öyle gözü kapalı adım atar gibi bir başlangıç işte...
canlı günlük dedim adına da...
belki dinamik günlük desem daha mı güzel olurdu onu da bilmiyorum...
31 yaşındayım yazdıktan sonra şöyle bir durdum ve düşündüm de hayır 32 oldum!!! alışmak ne kadar zor bu yeni yaşlara... 30 dan geri saymak istiyorum şimdi....
Eskiden daha çocukken 18 olmaya gün sayarken ve her yaşta bir sene ilerden giderken şimdi buçukların ayların hesabını yapar olmuşum, ilginç...
Evlenene kadar sıkı bir günlük tutucusuydum...
orta okulda başladım günlük tutmaya, çeşitli öykü yazmışlıklarım da oldu o zamanlar, sadece o defterlerin içinde hiç gün yüzüne çıkmadılar, orada kaldılar tozlu defter sayfalarında... hepsi annemin evinde...
Zaman zaman karıştırırdım onları içlerinden bir sürü ıvır zıvır çıkar:) yenmiş çikolata kabukları, sinemalardan tiyatrolardan kalan biletler, lokantaların adlarını taşıyan ıslak mendil paketleri, kiminle gidildiği neler yapıldığı birer ikişer cümleyle paylaştığım notlar... kurutulmuş çiçekler, hediye edilen anahtarlıklar buzdolabı süsleri, çerçeveler... tıpkı bir çöpçü balığı gibiyim burdan bu anlaşılabilir:)))
Liseyi bitirdiğimde (99 yılında)o zamanlar herkes hatıra defteri tutarken ben 4 sene boyunca giydiğim beyaz gömleklerimden birini yaptım hatıra, tüm sınıf arkadaşlarıma birer cümle yazdırıp imzalattığım gömleğim, vefat eden anneannemin son örttüğü yazmaya sarılı bekler öylece... anılara çok değer verir(im)dim...
her birinin benim için önemi büyüktür...
çok not yazmışımdır sevdiğim arkadaşlarıma peçetelere...

Ayşegül Aldinç, Sorma dinliyorum şu an... bitiyor, başa alıyorum, bitiyor başa alıyorum... sanırım 6 ya da 7. kez dinleyişim, bir şarkıya takılırsam arka arkaya bıkmadan dinleyebilirim, bazıları bir daha o şarkının adıını bile duymak istemez belki ama bu benim için geçerli değil...

istiyorum ki "şu an" dan kopup eskilere gideyim...
çok eskilere, çocukluğuma, lise yıllarına, üniversite yıllarına...
bu aralar kalbim atmıyor nefes almıyor gibiyim...
bahar geldi doğaya her yer cıvıl cıvıl her yer aydınlık ama çok da etkilemiyor beni
acaba yaş almak böyle bir şey mi???
Sevgiler.
E.

2 yorum:

AsOrTiK dedi ki...

yaş almak öyle birşey değil, canınız sıkkın belli.
herşeyin yolunda gittiği, nefes alabildiğiniz güzel günleriniz olsun dilerim.
hoşgeldiniz blog camiasına:))
sevgiler

Unknown dedi ki...

Teşekkürler AsOrTik,
dilerim hepimize olsun o güzel günler...
sevgiler benden de:)